münasebet
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Köken
[düzenle]Osmanlı Türkçesi مناسبت (münasebet) sözcüğünden devralındı, Arapça مُنَاسَبَة (münāsebe) sözcüğünden.
Söyleniş
[düzenle]Ad
[düzenle]münasebet (belirtme hâli münasebeti, çoğulu münasebetler)
- İlişki.
- İzmir'den, ordunun başından ve temasa geldiğim siyasi münasebetlerden uzaklaşamazdım. — Mustafa Kemal Atatürk
- İki şey arasındaki uygunluk.
- Yüzle ahlak arasında herhâlde müthiş bir münasebet vardır. — Sait Faik Abasıyanık
- Sebep, vesile, gerekçe, neden.
Çekimleme
[düzenle]münasebet adının çekimi
Türetilmiş kavramlar
[düzenle]İlgili sözcükler
[düzenle]Çeviriler
[düzenle]münasebet
- Ayrıca bakınız:
ilişki — bakınız ilişki
Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "münasebet" maddesi