haşlamak
Görünüm
Türkçe
[değiştir]Eylem
[değiştir]haşlamak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi haşlar)
- bir şeyi kaynar suya daldırmak
- bir şeyin üstüne kaynar su dökmek
- suda kaynatarak pişirmek
- Nine yolda yerim diye iki yumurta haşladıydı. - H. E. Adıvar
- kaynar sıvı bir şeyi yakmak
- Kaynar su ayağımı haşladı.
- don, kırağı bitkilere zarar vermek
- dalamak
- Böcek çocuğun bacağını haşlamış.
- sızı vermek, acı vermek
- Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi. - P. Safa
- sertçe paylamak, azarlamak
- Recep'i kenara çekip fena hâlde haşladılar. - S. F. Abasıyanık
Çeviriler
[değiştir]Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "haşlamak" maddesi
Türkmence
[değiştir]Eylem
[değiştir]haşlamak
- hırıltılı ses çıkarmak, hırıldamak
Kaynakça
[değiştir]- Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.