İçeriğe atla

sökmek

Vikisözlük sitesinden

Türkçe

[düzenle]

Eylem

[düzenle]

sökmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi söker) sökmek -er

  1. bir şeyi bulunduğu yerden kuvvet kullanarak veya gevşeterek çıkarmak, çekip ayırmak
Bu çoban öyle güçlü görünüyor ki şu yandaki ağacı kavrasa dibinden söker götürür. - Y. Kemal
  1. kurulmuş bir şeyi parçalarına ayırmak
Makineyi sökmek.
  1. rüzgâr, sel, akarsu, bir şeyi yerinden çıkarmak, götürmek
  2. geçip gitmeye engel olan zorlukları atlatmak
Araba çamuru sökemedi. Gemi akıntıyı söktü.
  1. karışık bir yazıyı okumak
Çok okunaksız bir yazı. Ben söker gibi oldum. - H. Taner
  1. örülmüş, dikilmiş şeyin, örgüsünü veya dikişini ayırmak
  2. balgam vb.nin çıkması, akması kolaylaşmak
  3. ayırmak, uzaklaştırmak, vazgeçirmek
Saplandığı fikirlerden sökemezdiniz. - Y. Z. Ortaç
  1. (mecaz) okuyabilme becerisini kazanmak
Bunların Fransızcasını sökmek bir mesele, manalarını sökmek ikinci bir meseledir. - R. N. Güntekin
  1. geçmek, etki yapmak
Ne yaparsın, dedi, burada böyle söküyor! - F. R. Atay
  1. gelmeye başlamak veya çıkagelmek
Şermin'le Nermin tam bir saat sonra yani saat beş buçukta söktüler. - H. E. Adıvar


Deyimler

[düzenle]
dişini sökmek
yazıyı sökmek

Kaynakça

[düzenle]

Çeviriler

[düzenle]

Türkmence

[düzenle]

Eylem

[düzenle]

sökmek

  1. sökmek
  2. birçok yeri dolaşmak, bir şey aramak maksadıyla çok yol yürümek

Kaynakça

[düzenle]
  • Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.