İçeriğe atla

hıyar

Vikisözlük sitesinden

Türkçe

[düzenle]
Yerde yatan hıyarlar

Köken

[düzenle]
Osmanlı Türkçesi خیار‎, Farsça خیار‎.

Söyleniş

[düzenle]

hıyar (belirtme hâli hıyarı, çoğulu hıyarlar)

  1. (kabakgiller, meyveler, sebzeler) kabakgillerden, uzun, iri meyveli, sürüngen, otsu bitkinin ürünü
    Rahmetli babam hıyarı soyduktan sonra kabukların içini dazlağına ve yüzüne iyi geldiğine inandığından sürerdi.
  2. (mecaz) budala, kaba saba, görgüsüz insan
    Bu hıyar işi yine becerememiş, parayı da kaptırmış.

Çekimleme

[düzenle]

Eş anlamlılar

[düzenle]

Üst kavramlar

[düzenle]

Alt kavramlar

[düzenle]

Atasözleri

[düzenle]

Deyimler

[düzenle]

Türetilmiş kavramlar

[düzenle]

Çeviriler

[düzenle]

Ön ad

[düzenle]

hıyar (karşılaştırma daha hıyar, üstünlük en hıyar)

  1. (argo) budala, kaba saba, görgüsüz
    Bu hıyar herif var ya, ona kaç defa dememe rağmen oraya gitmiş, döviz almak istemiş, eline dışında dolar olan bir tomar para verip sıvışmışlar.

Atasözleri

[düzenle]

Türetilmiş kavramlar

[düzenle]

Çeviriler

[düzenle]

Ünlem

[düzenle]

hıyar

  1. (argo) aptal mânâsında bir hitap
    Buraya araba park edilir mi, hıyar?!?

Çeviriler

[düzenle]

Kaynakça

[düzenle]

Anagramlar

[düzenle]

Karaçay-Balkarca

[düzenle]
Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.
  1. (kabakgiller, meyveler) kabak