كلا
Görünüm
Arapça
[değiştir]Köken 1
[değiştir]From Ana Semitik dili *kilʾ- sözcüğünden nakledildi.
Edat
[değiştir]Lua hatası 59 satırında Modül:başlık_başı/şablonlar: The parameter "f" is not used by this template..
- ikisi birden
- M.S. 609–632, Kur'an, 17:23
۞ وَقَضَىٰ رَبُّكَ أَلَّا تَعۡبُدُوۤا۟ إِلَّاۤ إِيَّاهُ وَبِٱلۡوَ ٰلِدَيۡنِ إِحۡسَـٰنًاۚ إِمَّا يَبۡلُغَنَّ عِندَكَ ٱلۡكِبَرَ أَحَدُهُمَاۤ أَوۡ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُل لَّهُمَاۤ أُفࣲّ وَلَا تَنۡهَرۡهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوۡلࣰا كَرِيمࣰا – Ve Rabbin kat'î olarak şunları emretti: Ancak Kendisine ibadet edin, ebeveyne iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi yanında yaşlanırsa sakın onlara "öf" bile deme ve onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz söyle. - M.S. 609–632', Kur'an, 18:33
كِلۡتَا ٱلۡجَنَّتَيۡنِ ءَاتَتۡ أُكُلَهَا وَلَمۡ تَظۡلِم مِّنۡهُ شَيۡـࣰٔاۚ وَفَجَّرۡنَا خِلَـٰلَهُمَا نَهَرࣰا – O iki bahçenin her biri meyve vermiş ve eksik kalmamıştır. Ve içlerinden bir ırmak akıttık.
- M.S. 609–632, Kur'an, 17:23
Notlar
[değiştir]- كِلَا (kilā) değiştirdiği isim veya zamirle eşleşmesi için cinsiyeti değiştirir. Bir zamir tarafından takip edildiğinde sadece hâl çekimini yapar; ardından bir isim geldiğinde, sentakstan bağımsız olarak her zaman yalın hâldedir. Aşağıdaki isim veya zamir her zaman ilgi hâli ikilisindedir (bir idafa yapısı). Böylece بِكِلْتَا يَدَيْهِ — "iki eliyle" ifadesinin yalın hâli كِلْتَا (kiltā) olup tamlamayı istemesine rağmen بِكِلْتَيْهِمَا — "her ikisiyle (fem.)" tamlayanı olan كِلْتَيْ (kiltey) kelimesinin aynı sentaks bağlamında kullanılır.
Çekimleme
[değiştir]كِلَا (kilā) pronoun çekimi
Köken 2
[değiştir]Ünlem
[değiştir]كَلَّا (kellā)
- (anlaşmazlık, inkâr veya çelişki ifade) değil; imkânsız, kesinlikle hayır; asla, hiçbir zaman
- zıt anlamlısı: بَلَى (belā)
- كَلَّا ثُمَّ كَلَّا — no and no again, a thousand times no, over my dead body, not on my life
- (vurgulama) gerçekten, hakikaten
- (tasdik etmediğini veya kınadığını ifade etmek) hayır!
- M.S. 609–632, Kur'an, 102
أَلْهَاكُمُ التَّكَاثُرُ / حَتَّى زُرْتُمُ الْمَقَابِرَ / كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ / ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ / كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ الْيَقِينِ / لَتَرَوُنَّ الْجَحِيمَ / ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ الْيَقِينِ / ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ – Büyütme dikkatinizi dağıttı / siz mezarları ziyaret edene kadar. / Hayır! Bileceksiniz! / Elbette, bileceksiniz! / Hayır! Kesinliği bir bilseydiniz! / Cehennemi göreceksin! / Onu [mutlak] kat'iyetle göreceksiniz! / Sonra o gün boş vakitten sorulacaksınız!
- M.S. 609–632, Kur'an, 102
- (tasdik etmediğini veya kınadığını ifade etmek) hayır!
Deyimler
[değiştir]- حَاشَا وَكَلَّا (ḥāşā vekellā)