İçeriğe atla

لاقى

Vikisözlük sitesinden
Ayrıca bakınız: لاقي

Arapça

[düzenle]

Köken

[düzenle]
ل ق ي (l-ḳ-y).

Eylem

[düzenle]

لَاقَى (lāḳā) III, geniş zaman يُلَاقِي‎ (yülāḳī)

  1. almak, elde etmek
  2. bir şeyi yaşamak, dayanmak
  3. buluşmak, karşılaşmak
    • M.S. 609–632, Kur'an, 2:45-46
      وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلَّا عَلَى الْخَاشِعِينَ ۝ الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُم مُلَاقُو رَبِّهِمْ وَأَنَّهُمْ إِلَيْهِ رَاجِعُونَ ۝  Bir de sabırla, namazla yardım isteyin. Şüphesiz bu, (Allâh'a) saygılı olanlardan başkasına ağır gelir. 46. Onlar ki, Rablerine kavuşacakların ve hakikaten O'na döneceklerini bilirler.
    • M.S. 609–632, Kur'an, 62:8
      قُلۡ إِنَّ ٱلۡمَوۡتَ ٱلَّذِی تَفِرُّونَ مِنۡهُ فَإِنَّهُۥ مُلَـٰقِیكُمۡۖ ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَىٰ عَـٰلِمِ ٱلۡغَیۡبِ وَٱلشَّهَـٰدَةِ فَیُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمۡ تَعۡمَلُونَ  ۝  De ki: "Kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra görünmeyeni ve görüneni bilene döndürüleceksiniz. O, size yaptıklarınızı haber verecektir.

Çekimleme

[düzenle]

Türevleri

[düzenle]