zor
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Köken
[düzenle]Yazılışlar
[düzenle]- زور
Ad
[düzenle]zor (belirtme hâli zoru, çoğulu zorlar)
- sıkıntı, güçlük, rahatsızlık
- Dün gece bütün sinirlerimi bir kâbus işkencesinin zoru altına koyan buhranlı saatler yaşadım. - E. İ. Benice
- yüküm, mecburiyet
- Artık kızının evinde kalışının zordan olduğunu biliyordu. - N. Cumalı
- baskı
- Hocaların zoru ile çıkarılmış olan bu kanun yürümedi. - M. Ş. Esendal
Çeviriler
[düzenle]çeviriler
Belirteç
[düzenle]zor
- güçlükle
- El ele vermiş polisler kaldırımlardan taşan halk kitlesini zor zapt ediyorlardı. - H. Taner
Çeviriler
[düzenle]çeviriler
|
Ön ad
[düzenle]zor (karşılaştırma daha zor, üstünlük en zor)
- sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay karşıtı
- Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir. - B. Felek
Çeviriler
[düzenle]çeviriler
Ünlem
[düzenle]zor
- yapamazsın anlamında kullanılan bir söz
Çeviriler
[düzenle]çeviriler
Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "zor" maddesi
Atasözleri
[düzenle]Gagavuzca
[düzenle]Köken
[düzenle]Ad
[düzenle]zor
- zor
Kırım Tatarca
[düzenle]Ad
[düzenle]zor
Eş anlamlılar
[düzenle]Kaynakça
[düzenle]- Etymological Dictionaries - Andras Rajki