live
Gezinti kısmına atla
Arama kısmına atla
Fransızca[düzenle]
Ad[düzenle]
live
- (diller) Livice
İngilizce[düzenle]
Eylem[düzenle]
live
Söyleniş[düzenle]
- (fizyoloji) yaşamak
- hayatta kalmak
- ikamet etmek
Örnekler[düzenle]
- [1] He's not expected to live for more than a few months.
- [2] I live at 2a Acacia Avenue.
- [3] Her memory lives in that song.
Köken[düzenle]
- (Ana Hint-Avrupa dili): *leip- → (Proto-Cermence): *libjaną → (Eski İngilizce): libban, lifian → (Orta İngilizce): liven
Ön ad[düzenle]
live (karşılaştırma more live, üstünlük most live)
Söyleniş[düzenle]
- [1] canlı
- [2] diri
- [3] hayat dolu
Örnekler[düzenle]
- [1] The post office will not ship live animals.
- [2] He is a live example of the consequences of excessive drinking.
- [3] the live spindle of a lathe
Eş anlamlılar[düzenle]
Karşıt anlamlılar[düzenle]
Köken[düzenle]
- Bakınız: alive