durulmak

Vikisözlük sitesinden

Türkçe[değiştir]

Eylem[değiştir]

durulmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi durulur) -ur

  1. duru duruma gelmek
    Akmayan su, kımıldanmayan, olduğu yerde bir çukurun içinde pıhtılaşan, ağırlaşan durgun ve durulmuş su ölümü hatırlatır bana. - Nazım Hikmet
  2. gürültü, kımıldanış, karışıklık, yağış, yel dinmek, sükûn bulmak
    Dışarıda nemli bir rüzgâr esiyordu, dalgalar durulmamış, yalnız biraz ağırlaşmıştı. - Azra Erhat
  3. (mecaz) sakinleşmek
    Hüdai ile olan anlaşmazlıklar durulacak gibi değildi. - Ayşe Kulin
  4. durma işi yapılmak
    Mor dağlara karargâhlar kurulur. Eteğinde bölük bölük durulur. - Bekir Sıtkı Erdoğan

Çeviriler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]