cennet
Gezinti kısmına atla
Arama kısmına atla
Türkçe[düzenle]
Köken[düzenle]
- Osmanlı Türkçesi جنت, o da Arapça جَنَّة (cenne) kelimesinden gelir.
Söyleniş[düzenle]
- Heceleme: cen‧net
Ad[düzenle]
cennet (belirtme hâli cenneti, çoğulu cennetler)
- (İbrahimî dinler) Dinî inanışlara göre imanlı, Dünya'da iyi işler yapmış kimselerin öldükten sonra ebedî saadete kavuşacakları yer
- "Cennet, cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç hûrî / İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni" - Yunus Emre
- Cennet, cehennem, âhiret, ebedî hayat hayallerine bir daha dönmesine imkân yoktu. - R. N. Güntekin
- (mecaz) Herhangi bir şeyden fazlasıyla bulunan yer
- Kitap cenneti sanki bu dükkân!
- (mecaz) Herhangi bir şeyin kolayca yapıldığı yer
- Türkiye turizm cenneti olarak bilinir.
Eş anlamlılar[düzenle]
Karşıt anlamlılar[düzenle]
Üst kavramlar[düzenle]
- (İbrahimî dinler): ahiret
Alt kavramlar[düzenle]
- (İslâm): adn cenneti, firdevs cenneti
Atasözleri[düzenle]
Deyimler[düzenle]
Çeviriler[düzenle]
cennet
|
Ön ad[düzenle]
cennet (karşılaştırma daha cennet, üstünlük en cennet)
- Çok güzel, huzur veren (yer)
- "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?" - M. A. Ersoy
Kaynakça[düzenle]
- Türk Dil Kurumu: "cennet"
Ek okumalar[düzenle]
- Vikipedi'de cennet
Gagavuzca[düzenle]
Köken[düzenle]
Ad[düzenle]
cennet
- (İbrahimî dinler) cennet
Kaynakça[düzenle]
- Etymological Dictionaries - Andras Rajki
Türkmence[düzenle]
Köken[düzenle]
Ad[düzenle]
cennet
- (İbrahimî dinler) cennet
Kaynakça[düzenle]
- Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.