boost
Görünüm
İngilizce
[değiştir]Ad
[değiştir]boost (çoğulu boost)
- bir şeyin daha etkili veya güçlü olmasına yardımcı olan etken, yardım
- The controversy gave a boost to the author's sales.
- Tartışma, yazarın satışlarını arttırmasına yardımcı oldu.
- The controversy gave a boost to the author's sales.
- (otomotiv) özellikle yarış arabalarında yer alan turboşarj üzerinden motora daha fazla yakıt verilmesiyle arttırılan hız, turbo
Eylem
[değiştir]boost (üçüncü tekil kişi geniş zaman boosts, şimdiki zaman boosting, geçmiş zaman ve yakın geçmiş zaman boosted)
- tırmanan kişiyi ittirmek, bir şeyi yukarı doğru itmek
- (şans, etki, güç) arttırmak, güçlendirmek
- This campaign will boost your chances of winning the election.
- Bu kampanya seçimi kazanma şansını artıracak.
- This campaign will boost your chances of winning the election.
- (finans) sayı, para, değer gibi birimleri hızla arttırmak
- The sales of the company quickly boosted with the introduction of the new product.
- Yeni ürünün tanıtılması ile şirketin satışları hızla arttı.
- The sales of the company quickly boosted with the introduction of the new product.