sin

Vikisözlük sitesinden

Türkçe[değiştir]

Köken[değiştir]

Arapça

[değiştir]

sin (belirtme hâli sini, çoğulu sinler) -ni

  1. (ölüm) mezar
    Sana ibret gerek ise. Gel göresin bu sinleri.- Yunus Emre.
  2. (') yaş, diş
    Hoş uyanık da olsam biz sindekileri artık erkekten saymazlar ya... - H. Taner.

Çekimleme[değiştir]

Sözcük birliktelikleri[değiştir]

  • sinn-i büluğ: büluğ yaşı
  • sinn-i iyas: kadınların âdetten kesilme yaşı

Çeviriler[değiştir]

Kaynakça[değiştir]

Afrikanca[değiştir]

[değiştir]

sin

  1. (dil bilimi) cümle, tümce

Çağatayca[değiştir]

[değiştir]

  1. (ölüm) mezar, kabir, sin, makber, gömüt, görün,gömü

İngilizce[değiştir]

Dinle.

[değiştir]

sin (çoğulu sins)

  1. günah
    Many Muslims believe that drinking alcohol is a sin.=Birçok Müslüman alkol içmenin günah olduğunu inanır.

Eylem[değiştir]

sin (sin)

  1. günah işlemek
    He sinned.=O bir günah işledi.

İspanyolca[değiştir]

Belirteç[değiştir]

sin (sin)

  1. -sız; ...olmadan
    un agua sin gas=gazsız su

Karşıt anlamlılar[değiştir]

Osmanlı Türkçesi[değiştir]

Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.

Köken[değiştir]

Arapça

[değiştir]

  1. Arap alfabesinde on ikinci, Fars ve Osmanlı alfabelerinin on beşinci sırada olan س ‎ harfinin okunuşu

Sırp-Hırvatça[değiştir]

[değiştir]

sin (sin)

  1. (primatlar, aile) (Hırvat ağzı) oğul

Slovence[değiştir]

[değiştir]

sin (sin)

  1. (primatlar, aile) oğul

Tatarca[değiştir]

[değiştir]

sin (sin)

  1. (kişi adılı): sen

Kaynakça[değiştir]

  • KÚNOS, Dr. Ignaz (1902). Şeyh Süleyman Efendi, Çağatayca-Osmanlıca Sözlük. Budapeşte: Section Orientale de la Société Ethnographique Hongroise.