way
Görünüm
İngilizce
[düzenle]Ad
[düzenle]way (çoğulu ways) way
- yol, yöntem, metod
- (ways) gelenekler, alışkanlıklar, kurallar
- taşıt veya yaya yolu, cadde, patika
- bir yerden başka bir yere ulaşmak için katedilen yol
- hareket halindeki bir şeyin seyahat ettiği istikamet, yön
- (mecaz) iki şey arasındaki zaman
Örnekler
[düzenle]- I hated their way of cooking potatoes.
- British ways
- No. 3, Church Way
- on the way home
- we just missed another car coming the other way.
- September was a long way off.
Belirteç
[düzenle]way way
- (teklifsiz konuşma) bir şeyden uzak, uzakta
- çok, fazla
Örnekler
[düzenle]- way off target
- I was cycling way too fast.