İçeriğe atla

through

Vikisözlük sitesinden

İngilizce

[düzenle]

Edat

[düzenle]

through

Dinle

through

  1. arasından, içinden (tünel, kapı, kalabalık vs.)
  2. delik açacak şekilde, içine
  3. bir şeyin birimine kadar devam eden, süresince
  4. yoluyla, vasıtasıyla

Örnekler

[düzenle]
  1. As soon as we opened the gate they came streaming through.
  2. The lorry smashed through a brick wall.
  3. The struggle through until pay day.
  4. Dioxins get into mother's milk through contaminated food.

Ön ad

[düzenle]

through (karşılaştırma more through, üstünlük most through) through

  1. son durağa kadar süren veya geçerli (toplu taşım aracı vb.)
  2. bir uçtan bir uca devam eden, içinden geçen (yol, trafik, oda vs.)
  3. bir sonraki basamağa geçmiş (yarışmada vs.)
  4. (teklifsiz konuşma) Biriyle veya bir şeyle ilgili hiçbir planı, beklentisi olmayan. -ile işi bitmiş

Örnekler

[düzenle]
  1. a through train from London.
  2. the village lies on a busy through road.
  3. Swindon Town are through to the third round.
  4. You and I are through.
  5. She told him she was through with him.