still
Görünüm
İngilizce
[değiştir]Ön ad
[değiştir]still (karşılaştırma more still, üstünlük most still)
still
- [1] kıpırdamadan veya ses çıkartmadan
- [2] sakin, hareketsiz (su, hava vs.)
- [3] gazsız, karbonatsız, köpürmeyen (içecek)
Örnekler
[değiştir]- [1] She sat very still, her eyes closed.
- [2] a still autumn day
Ad
[değiştir]still (çoğulu stills) still
- [1] derin sessizlik ve sakinlik
- [2] hareketsiz fotoğraf, genellikle bir film karesi.
Örnekler
[değiştir]- [1] the still of the night
- [2] film stills
Belirteç
[değiştir]still still
Örnekler
[değiştir]- [1] He still lives with his mother.
- [2] I'm afraid he's crazy. Still, he's harmless.
- [3] Write, or better still, type, captions for the pictures.
Eylem
[değiştir]still still
- [1] hareketsiz veya sessiz hale getirmek
Örnekler
[değiştir]- [1] She raised her hand stilling Erica's protests.