İçeriğe atla

perfect

Vikisözlük sitesinden

İngilizce

[düzenle]
Dinle (ABD aksanı).

Ön ad

[düzenle]

perfect (karşılaştırma more perfect, üstünlük most perfect) perfect

  1. arzulanan tüm özelliklere sahip, olabilecek en iyi şekilde, mükemmel
She strove to be the perfect wife
  1. kusursuz
The equipment was in perfect condition.
  1. tamamen (vurgulamak amacıyla kullanılır)
a perfect stranger
  1. (matematik) sayı değeri bölenlerinin toplamına eşit olan rakam
6 is a perfect number. 1 + 2 + 3=6
  1. (bitki bilimi) dişi ve erkek üreme organları yerinde ve faal durumda olan [bitki]
  2. (böcek bilimi) tamamen olgunlaşmış ve kanatlanmış [böcek]

perfect (çoğulu perfects) perfect

  1. (dil bilimi) belirsiz geçmiş zaman

Eylem

[düzenle]

perfect perfect

  1. mükemmelleştirmek, kusursuzlaştırmak
  2. tamamlamak [basımı vs.]
  3. (hukuk) [bir malın, unvanın, hediyenin vs.] transferi için gerekli işlemleri tamamlamak