kokmak
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Söyleniş
[düzenle]- Heceleme: kok‧mak
Köken
[düzenle]- Osmanlı Türkçesi قوقمق, o da Proto Türkçe *Kok- (“pis koku vermek, yanıcı koku”) ekinden gelmektedir.[1] (kokma + -k)
Eylem
[düzenle]kokmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi kokar)
- koku çıkarmak
- Her gelişinde üzeri yabancı lavantalar kokuyor. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
- çürüyüp bozularak kötü bir koku çıkarmak, kokuşmak
- Bir çadıra konmuş, ağzı odunla açık tutulan bu köpek balığı kokuncaya kadar halka gösterildi. - Selçuk Erez
- (mecaz) olacağıyla ilgili belirtiler göstermek, olacağı hissedilmek
- Ortalık savaş kokuyordu.
- (mecaz) kokusu gelmek
- Kızartma kokmuştur, hemen biraz ye.
- (halk ağzı) koklamak
Çeviriler
[düzenle]Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "kokmak" maddesi