beslemek
Türkçe[değiştir]
Köken[değiştir]
Söyleniş[değiştir]
Eylem[değiştir]
beslemek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi besler)
- bir şeyi korumak veya sağlamca durmasını sağlamak için çevresini veya altını desteklemek, doldurmak, pekiştirmek
- Bacaklarımızın altını iki sabun çuvalı ve atların yem torbalarıyla besleyerek sırtüstü yattık. — R. N. Güntekin
- çoğaltmak, eklemek, katmak
- Ateş zayıfladıkça besliyor, ateşe gömdükleri mısırlar piştikçe misafirin eline tutuşturuyorlardı. — N. Cumalı
- semirtmek
- yedirmek
- Pembe ekmekler kızartacak, üstlerine tereyağı, reçel, havyar sürecek, onu eliyle besleyecekti. — H. E. Adıvar
- yetiştirmek
- Herkes kanarya, kedi, köpek beslemez ya! — H. Taner
- yiyecek ve içeceğini sağlamak
- Okulun artıklarıyla otuz kişiden fazla insan besliyorduk. — H. E. Adıvar
- (mecaz) bir duyguyu gönülde yaşatmak
- Uzun müddetten beri şiddetle beslediği bir histi. — Y. K. Beyatlı
- (mecaz) maddî yardım yapmak
Çekimleme[değiştir]
beslemek eyleminin çekimi
Zıt anlamlılar[değiştir]
Atasözleri[değiştir]
Deyimler[değiştir]
Türetilmiş kavramlar[değiştir]
Çeviriler[değiştir]
beslemek
|
Kaynakça[değiştir]
- Türk Dil Kurumuna göre "beslemek" maddesi
Türkmence[değiştir]
Söyleniş[değiştir]
- Heceleme: bes‧le‧mek
Eylem[değiştir]
beslemek