aldatmak
Görünüm
Türkçe
[değiştir]Köken
[değiştir]- Eski Türkçe al > alda + etmek
Eylem
[değiştir]aldatmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi aldatır)
- beklenmedik bir davranışla yanıltmak
- Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi. - C. Meriç
- karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak
- Üç defadır bu yezit beni aldatıyor. - B. Felek
- birine verilen sözü tutmamak
- Arkadaş bizi aldattı, toplantıya gelmedi.
- yalan söylemek
- bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek
- Dekor, tarihî esvap gözleri aldatıyor. - Y. K. Beyatlı
- ayartmak, kötü yola sürüklemek, baştan çıkarmak, iğfal etmek
- Genç kızı aldatmak için dil dökmeye başlamıştır. - P. Safa
- karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek
- oyalamak, avutmak
Sözcük birliktelikleri
[değiştir]Çeviriler
[değiştir]çeviriler
|
Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "aldatmak" maddesi