spoil
Görünüm
İngilizce
[düzenle]Eylem
[düzenle]spoil
- Bir şeyin değerini, kalitesini bozmak, azaltmak veya tamamen yok etmek.
- (Yiyecekler için) Bozulmak, kötü olmak.
- Birinin bir şeyden zevk almasına engel olmak.
- (Bir çocuğu) Çok yumuşak davranarak veya her istediğini yaparak şımartmak.
- (Birini) Aşırı iyi, cömert, düşünceli vs. davranarak şımartmak.
Örnekler
[düzenle]- I wouldn't want to spoil your fun.
- I've got some ham that'll spoil if we don't eat tonight.
- She was afraid of spoiling Christmas for the rest of the family.
- Breakfast in bed - you're spoiling me!