kaçak
Görünüm
Türkçe
[düzenle]Ad
[düzenle]kaçak (belirtme hâli kaçağı, çoğulu kaçaklar)
- bir kapalı kaptan, bir borudan sızan gaz veya sıvı, kaçıntı
- gizlice kaçırılmış olan mal veya madde
- Hâlbuki buraları ve hususuyla Anadolu’yu, kaçaktan mümkün mertebe muhafaza için bundan başka çare yoktur. - Mithat Cemal Kuntay
- (avcılık, kuşlar)
av sırasında vurulamayan kuş
- Malum a, kaçak diye avcının tüfeğinden kurtulmuş kuşlara denir. - Sermet Muhtar Alus
Çekimleme
[düzenle]kaçak adının çekimi
Deyimler
[düzenle]Belirteç
[düzenle]kaçak
- yasalara, kurallara uymayarak gizli bir biçimde:
- Bütün harp müddetince babası ile İsviçre'de kaçak yaşadı. - Aka Gündüz
Ön ad
[düzenle]kaçak
- bağlı bulunduğu yerden veya yasadan kaçan, uzaklaşan
- Vapurda bir de kaçak Rus ailesi var. - Aka Gündüz
- yasaca belirtilmiş gerekli gümrük ve vergileri ödenmeden bir yere sokulan veya bir yerden çıkarılan:
- 'Kaçak olarak gelmiş Amerikan, Japon, hatta Kızıl Çin eşyalarını satanlar açıkça bunların kaçak mal olduklarını bağırarak alıcı çekiyorlardı. - Aziz Nesin
- yasaca yapılması yasak olan veya yapılması için gerekli izin alınmayan:
- Kaçak kat.
Çeviriler
[düzenle]Kaynakça
[düzenle]- Türk Dil Kurumuna göre "kaçak" maddesi