İçeriğe atla

ermek

Vikisözlük sitesinden

Türkçe

[düzenle]

Köken

[düzenle]

Osmanlı Türkçesi ارمق (ermek) sözcüğünden devralındı.

Söyleniş

[düzenle]

Eylem

[düzenle]

ermek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi erer)

  1. erişmek
    • Nereden geldiğini anlamadığı bir ataklığa ermişti. N. Cumalı
  2. kavramak, idrak etmek
    • Pınar KÜR, 2004 Küçük Oyuncu, sayfa 140 , Everest Yayınları
      "Birdenbire, hiç düşünmeden erdiğim bu gerçeği daha sonra ona aktardığımda bildi belki de."
  3. kavuşmak
  4. yetişip dokunmak
    • Eli tavana ermek.
  5. ürünün olgunlaşması
  6. (din) kendini Tanrı yoluna vermiş kişinen insanüstü kutsal bir aşamaya erişmek, kemaliyet

Çekimleme

[düzenle]

Deyimler

[düzenle]

İlgili kavramlar

[düzenle]

Çeviriler

[düzenle]

Kaynakça

[düzenle]

Ek okumalar

[düzenle]

Çağatayca

[düzenle]

Söyleniş

[düzenle]
  • Heceleme: er‧mek
  1. kaba, kalın bez

Eski Türkçe

[düzenle]
Düzenleme yapıldıktan sonra bu not silinmelidir.

Eylem

[düzenle]
  1. imek
  2. olmak

Kaynakça

[düzenle]
  • KÚNOS, Dr. Ignaz (1902). Şeyh Süleyman Efendi, Çağatayca-Osmanlıca Sözlük. Budapeşte: Section Orientale de la Société Ethnographique Hongroise.