düşkün
Türkçe[değiştir]
Söyleniş[değiştir]
Heceleme[değiştir]
- Heceleme: düş‧kün
Ön ad[değiştir]
düşkün (karşılaştırma daha düşkün, üstünlük en düşkün)
- bir şeye kendini aşırı vermiş olan, çok bağlı, âşıklı, tutkun
- Onlar kadar birbirine düşkün, birbirine uymuş bir çift daha ömrümde görmedim desem yeri vardır. - Halide Edip Adıvar
- meraklı
- İnsan ise memnu olan şeye düşkündür. - Burhan Felek
- geçim sıkıntısına düşmüş
- Eski arkadaşının düşkün bulunduğu hâlinden anlaşılıyordu. - Refik Halit Karay
- yoksulluk sebebiyle mutluluk ve refahını kaybetmiş
- Zavallı, arabasını satmış, düşkün bir hâldeydi. - Yahya Kemal Beyatlı
- yaşlılık, hastalık v.s. sebeplerle çalışma gücünü yitirmiş
- Artık şimdi öyle düşkün bir babayım ki. Yüreğim hun, sayhalarım boğuk boğuktur. - Enis Behiç Koryürek
- (mecaz) değer ve onurunu yitirmiş
- (mecaz) kötü yola düşmüş, ahlaksız
- Emniyet memurları Beyoğlu'nun çalgılı bahçelerinden yüz yirmi düşkün kız derleyip toplamış. - Yusuf Ziya Ortaç
Türetilmiş kavramlar[değiştir]
Çeviriler[değiştir]
çeviriler
|
Kaynakça[değiştir]
- Türk Dil Kurumuna göre "düşkün" maddesi
Azerice[değiştir]
Ön ad[değiştir]
düşkün