Arama sonuçları

Heceleme: o‧ran oran (belirtme hâli oranı, çoğulu oranlar) -nı oran hakkında Türkçe Vikipedi'de ansiklopedik bilgi bulabilirsiniz. büyüklük, nicelik,...

Haftanın sözcüğü – 2006, 39. hafta ar + -ı IPA(anahtar): /a.ˈɾɯ/ Heceleme: a‧rı arı ar (ad) sözcüğünün çekimi: belirtme tekil üçüncü tekil şahıs iyelik...

artık (belirtme hâli artığı, çoğulu artıklar) -ğı bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü Kumaş artığı. Dibinde bir yudumluk kararmış...

ora + -da IPA(anahtar): /ˈo.ɾa.da/ Heceleme: o‧ra‧da orada işaret edilen görece olarak uzak yerde sözü edilen yerde Her gün birkaç ev kadını orada çalı...

Dictionaries - Andras Rajki ora [1] saat ora [1] saat ora [1] müddet [2] süre [3] zaman [4] vakit ora [1] saat ora [1] saat ora [1] ara ora [1] saat ora [1] saat...

bulabilirsiniz. değerlendirmek işi, kıymetlendirme iletişim organlarında izlenme oran değerlendirmeme değerlendirebilme, değerlendirilme, değerlendiriverme değerlendirmek...

(ulaşım) il, ilçe v.s. yerleşim bölgelerinde, iki yanında evler olan, caddeye oranla daha dar veya kısa olabilen yol, küçe Biraz sonra şehrin bütün sokaklarında...

artık mutluluğunun sınırı olmayacaktı. — Halikarnas Balıkçısı bir şeyin yayılabileceği veya genişleyebileceği son çizgi, uç Bataklığın sınırı oralara...

haftalık, aylık veya yıllık net olmayan kâr oranıdır. Maliyet ve masraflar düşüldükten sonra geride kalan artı miktar net kâr demektir. İtalyanca giro (it)...

oldu. — S. F. Abasıyanık uygun düşmek, yerinde görülmek Böyle iş olmaz. Oraya gitmesek de olur. olgunlaşmak, yetişmek Ekinler oldu. Üzümler daha olmadı...

bileşik faiz, dönemsel faiz, faiz fiyatı, faiz haddi, faiz kelimesi, faiz oranı, faize vermek, faize yatırmak kanunî faiz, kira bedeli örtülü faizi, politika...

O gün edebiyat tarihinde hecenin beş şairi diye bir bölüm açanların üçü orada tanıştılar. — Y. Z. Ortaç bölüm adının çekimi (bir bütünü oluşturan parça):...

(aile) ana Heceleme: a‧na ana (aile) ana ana işte (uzak) Ana anyerde. — İşte orada. mına (işte: yakın) ana belki, ya ... ya da Ana bugün, ana yarın alırman...

nebatlar) nebat -tı [1] (bitki bilimi) bitki Hepsi kır nebatları gibi gelişigüzel, bu mevsim burada, öbür mevsim orada doğup yaşıyorlar. - A. Gündüz Arapça...

yola çıkmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi yola çıkar) -ar araca binmek üzere yolüstünde durmak yere varmak için bulunduğu yerden ayrılarak yolculuğa...

mahrum bırakmamak Artık çalgı ve içkiyle sabahı etmiyordu. bulmamak, erişmemek Oraya giderek iyi etmedi. dememek, söylememek Kuş artık figân etmiyor. eşit...

saçmak (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi saçar) -ar bir şeyi ortalığa dağıtmak, dökmek Oraya birikmiş sulara basarak çamurları etrafa saçtı. - M....

İlişkilerimiz dostça olmadığı için artık onunla görüşmüyorum. uygun düşmemek, yerinde görülmemek Böyle iş olmaz. Oraya gitmesek de olur. uymamak, tam gelmemek...

bölümlerden her biri (fizik) bir olayın, içinde gerçekleştiği yer (matematik) orantı (spor) futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına...

üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler. - S. F. Abasıyanık etki yapmak, işlemek Soğuk, ciğerime geçti...